1950’li Yıllarda Dünya’da ve Türkiye’de Müzik
- Nisan 9, 2025
- Müzik Dünyası, Plak Dünyası
- 1950’li Yıllarda Dünya’da ve Türkiye’de Müzik için yorumlar kapalı
- zuhalplak
1950’ler, II. Dünya Savaşı’nın ardından dünyanın toparlandığı, insanların yeniden umut aradığı bir dönemdi. Müzikse bu umudun melodisi oldu… Yeni bir gençlik kültürü doğdu. Rock and Roll, Rhythm and Blues (R&B), Country, Jazz gibi türler öne çıktı. Özellikle ABD’de plak endüstrisi büyüdü ve radyolar, gençliğin sesini yaymaya başladı. Kalplerde isyan da vardı, romantizm de…
Rock and Roll’un Doğuşu (ABD)
Elvis Presley – “Rock and Roll’un Kralı” olarak 1956’da çıkardığı Elvis Presley albümüyle dünyayı kasıp kavurdu.
Chuck Berry – Gitarda devrim yarattı: “Maybellene” (1955), “Johnny B. Goode” (biraz daha sonra ama etkisi o yıllarda başlar).
Little Richard – “Tutti Frutti” (1955), sahne şovları ve çığlıklarıyla devrimciydi.
Buddy Holly – Daha sade, ama çok etkili: “That’ll Be The Day” (1957).
Jerry Lee Lewis – “Great Balls of Fire” ile piyanoyu ateşe verdi resmen!
Jazz ve Vokal Müzik
Frank Sinatra – 50’lerde en olgun dönemindeydi: In the Wee Small Hours (1955) albümü duygusal yoğunluğuyla zamansızdır.
Ella Fitzgerald ve Louis Armstrong – 1956’da çıkardıkları Ella and Louis albümü, caz tarihinin başyapıtıdır.
Miles Davis – Henüz Kind of Blue (1959) gelmemişti ama Birth of the Cool (1957) ile cazı bambaşka bir boyuta taşıdı.
Billie Holiday – “Lady in Satin” albümüyle (1958) içini döktü adeta…
The Platters – “Only You” ve “The Great Pretender” gibi şarkılarla duygusal R&B’yi popla buluşturdular.
Perry Como, Nat King Cole, Doris Day gibi yumuşak sesli vokal ustaları, radyoların vazgeçilmezlerindendi.
Ray Charles – Gospel, blues ve jazz’ı birleştirerek soul müziğin temelini attı.
Dean Martin – Frank Sinatra gibi o da usta vokali ile serseri romantizmin sesi gibiydi.
Peggy Lee – Caz, swing ve pop arasında büyüleyici bir köprüydü.
Edith Piaf – “La Vie en Rose” ve “Non, Je Ne Regrette Rien” ile dünyayı ağlattı.
Dalida – 1950’lerin sonlarında yıldızı parladı. “Bambino” (1956) ile patladı.
Caterina Valente – Çok dilli şarkılar söyledi. Cazdan Latin’e kadar birçok türde öne çıktı.
Türkiye’de Müzik
1950’ler, Türkiye’de radyo dönemiydi. TRT Radyosu’nun yayınları milyonları etkilerdi. Türk Sanat Müziği hakimdi.
Zeki Müren – 1951’de radyoya çıkmaya başladı, kısa sürede “Sanat Güneşi” oldu. “Şimdi Uzaklardasın”, “Manolyam” gibi eserlerle kalplere dokundu.
Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Neriman Altındağ Tüfekçi, bu dönemin en güçlü seslerindendi.
Türk Sanat Müziği’nin güçlü seslerinden Hamiyet Yüceses, özellikle gazel ve uzun hava yorumlarıyla öne çıktı.
Yesari Asım Arsoy gibi bestekârlar ölümsüz eserler kazandırdı.
Deniz Harp Okulu Orkestrası: 1955 yılında İstanbul’da Deniz Harp Okulu öğrencileri tarafından kurulan bu orkestra, Türkiye’deki ilk rock’n’roll gruplarından biri olarak kabul edilir.
Anadolu’dan gelen sesler yükselmeye başladı. Aşık geleneği sürdü.
Nesimi Çimen, Ruhi Su, Neşet Ertaş gibi sanatçılar halk müziğinin ilk büyük temsilcilerindendi.
Ruhi Su, özellikle halk müziğini Batı teknikleriyle harmanlayarak önemli bir yere geldi.
Türkiye’de Batı etkisi yeni yeni duyulmaya başladı.1950’lerin sonlarına doğru caz ve tango etkisi görülmüştür.Erol Büyükburç ve Fecri Ebcioğlu, 50’lerin sonlarında Türkçe sözlü hafif Batı müziğinin öncüsü oldular.
Dönemin gece kulüplerinde ve davetlerinde sıklıkla sahne alan çeşitli dans orkestraları, Caz ve Batı müziği ağırlıklı repertuvarlarıyla dinleyicilere eğlenceli anlar yaşatıyordu. Bu orkestralarda Niyazi Erden, İlham Gencer, İbrahim Sönmez gibi isimler yer alıyordu.
1950’ler hem dünyanın hem Türkiye’nin müzikal olarak kabuğunu kırdığı bir dönemdi.Dünya çapında LP (Long Play) plak formatı yaygınlaştı. 33’lük plaklarla albüm kavramı oturdu. Türkiye’deyse hala taş plaklar, 45’lik plaklar daha yaygındı. Elvis sahnede kıvır kıvır dans ederken, Zeki Müren mikrofon başında zarafetle Türkçeyi ilmek ilmek işliyordu. Her kıtada başka bir müzik devrimi vardı.